International Journal of Art, Fashion, Music and Design

KAZIMKARABEKİR ULU CAMİİ MİHRAP ÇİNİLERİ

MİNE ERDEM KÖROĞLU — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Anadolu topraklarında yaşamış olan Karamanoğulları Beyliği Türk çini sanatı tarihine örnek oluşturacak çini eserler üretmiştir. Yaşamış oldukları coğrafi bölgelerdeki mimari eserleri çinilerle süsleyerek bu sanatı uyguladıklarını ve önem verdiklerini göstermişlerdir. Dönemin mimari yapılarına uygulanan çini eserler incelendiğinde beyliğin çini sanatını ve kullandıkları teknikleri daha iyi anlamaktayız. Mimari yapılarından biri olan Kazımkarabekir Ulu Caminin mihrap çinileri dönemin özelliklerini yansıtan önemli örneklerdendir. Bu nedenle araştırmada Kazımkarabekir Ulu Caminin mihrap bölümündeki altıgen formlu çiniler incelenmiştir. Günümüz mimari yapısında mevcut olmayan bu çiniler; sır altı ve lüster gibi farklı tekniklerle üretilmiştir. Mihraba uygulanan altıgen formlu çinilerin, mihrabı oluşturan mozaik çinilerden farklı bir teknikle yapılmış olmaları, mihraba monte edilişleri, desenleri gibi özellikler bu çinilerin yapıya ait olup olmadığını sorgulatmaktadır. Bunun yanında Kazımkarabekir Ulu Caminin mimarisi, altıgen çinilerin formu ve yüzeylerine uygulanan motifler, motiflerin sembolik anlamları, kullanılan teknikler incelenmiştir. Altıgen formlu çinilerin daha detaylı araştırılması için farklı dönemlerde yapılmış benzer nitelikteki çiniler belirlenerek görselleriyle incelenmiştir. Çini alanına katkı sağlamak, var olan çini eserlerimizi belgelemek ve kültürel varlıklarımızı geleceğe taşıyabilme önceliği ile bu çalışma hazırlanmıştır. Ayrıca, Türk çini sanatının sahip olduğu zenginliği tanıtmak, mimariyle olan bütünlüğünü ve uyumunu gösterebilmek için belirlemiş oluğumuz araştırma konusu incelenmeye değer görülmüştür.

ADANA KENTİNDE ERİŞİLEBİLİR KENTSEL OTURMA ELEMANLARI TASARIMINA YÖNELİK BİR DEĞERLENDİRME

Gözde Altıparmakoğlu Sakarya — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Bu çalışma, Adana'da bulunan kentsel oturma elemanlarının erişilebilirlik açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Erişilebilirlik kavramının şehirlerdeki dönüşüm sürecindeki önemi vurgulanırken, Adana'daki mevcut durumda bulunan kentsel oturma elemanları ele alınmış ve erişilebilirlik sorunları detaylı şekilde gözlemlenmiştir. Ayrıca, erişilebilirlik standartları, yönetmelikler ve erişilebilirlik odaklı tasarım prensipleri değerlendirilerek Adana'daki iyileştirmeler ve örnek uygulamalar incelenmiştir. Sonuçlar doğrultusunda öneriler sunulmuştur. Çalışma aynı zamanda erişilebilirlik kavramı ve öneminin vurgulanmasına odaklanmıştır. Erişilebilirlik, toplumun tüm bireyleri için eşit fırsatlar ve avantajlar sunmayı amaçlayan temel bir kavram olarak tanımlanmış ve engelli bireylerin yanı sıra yaşlılar, çocuklar ve genel olarak herkesin kullanımını kolaylaştırmayı hedefleyen kapsayıcı bir deneyim sağlama amacını taşımaktadır. Kentsel mekânlar ve kentsel donatılar arasındaki ilişki açıklanarak, kent mobilyaları ve özellikle oturma elemanlarının kentsel mekânların işlevselliğini ve çekiciliğini nasıl artırdığı üzerinde durulmuştur. İklim faktörlerinin oturma elemanları tasarımında önemli bir rol oynadığı ve bu faktörlerin malzeme seçiminden konumlandırmaya kadar etkilerini göz önünde bulundurmanın gerekliliği vurgulanmıştır. Çalışmanın detaylı analizi ve önerileri, Adana'daki kent parklarına özgü oturma elemanlarının erişilebilirlik, tasarım ve kullanıcı memnuniyeti açısından iyileştirilmesine yönelik bilgiler sunmaktadır.

ATIK KUMAŞLAR VE DOĞAL BITKISEL BOYALAR KULLANILARAK EKOLOJIK ÇANTA ÜRETIMI

Cansu Öztunç, Mahta Asgharian Marzabad, Banu Yeşim Büyükakıncı — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Tekstil endüstrisi çevre kirliliğinin ana kaynaklarından biridir. Tekstil endüstrileri büyük miktarlarda su tüketmektedir. Bunun yaklaşık %90’ı atık su olarak karşımıza çıkmaktadır. Tekstil kimyasal boyaları atık su ile birlikte doğaya karışıp ciddi çevre sorunlarına neden olmaktadır. Ayrıca fabrikalarda büyük ölçekli hazır giyim üretimi nedeniyle, kumaş kesim aşamasında çok fazla kumaş atık hale gelmektedir. Genellikle bu artıklar üretim döngüsünden çıkarılır ve çevre kirliliğine neden olmaktadır. Tüm bu sorunlar nedeniyle günümüzde tasarımcılar ve tekstil firmaları sürdürülebilir ve ekolojik tekstiller üretmek için çaba sarf etmektedir. Bu çalışmada da, fabrikalardan ve özel atölyelerden atılan kumaşlar toplanılarak tekrar kullanılabilir hale getirebilmek için pancar kökü ile boyanarak, bohça ve alışveriş çantası modelleri ile üretim döngüsüne geri kazandırılmıştır. Toplanan kumaşları boyamak için, zararlı kimyasal renkler yerine doğal renkler kullanılmıştır. Boyama uygulamasında iki farklı metot karşılaştırılmıştır. Atık kumaşların geri dönüştürülmesi ve doğal boyama, tekstillerin tekrar kullanımını sağlayarak çevreye fayda göstermektedir.

Cittaslow Cities: Redefining Urban Life Through Local Values and Design

Sevtap Sarıca, Mehmet Özkartal — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Günümüzün hızlı dünyasında hayatın karmaşıklığı ve hızlı temposu pek çok insanı yıpratıyor. Bu noktada Cittaslow; yani sakin şehirliler, huzur arayanların sığınağı oluyor. Yavaş şehirler sadece doğayla uyumuyla değil aynı zamanda yerel kültürü, üretimi ve mutfağıyla da dikkat çekiyor. Bu eşsiz şehirlerde her an bir deneyim, her köşe bir hikaye sunuyor. Yavaş şehirler doğanın korunmasına yönelik önemli projeler geliştiriyor. Bu projeler sadece çevre dostu uygulamalarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir yaşam tarzlarını da teşvik ediyor. Yerel büyümenin etkin kullanımı, atık yönetimi ve enerji tasarrufu bu şehirlerin depolandığı parçaların bir parçasıdır. Bu şehirler doğayla iç içe yaşamanın avantajından yararlanırken aynı zamanda çevre bilincinin de bir parçası oluyor.

Bu makale çalışması Yavaş Şehir kapsamında geniş bir perspektiften bakarak Yavaş Şehir şehirlerinin özgün özelliklerinin korunması ve geliştirilmesinde kapsamlı tasarımın rolünü incelemeye devam etmektedir. Yavaş şehir, geniş bir coğrafyayı geliştirme hareketi olarak yerel, çevre dostu uygulamalara ve toplumsal dayanışmaya öncelik veriyor. Bu bağlamda Cittaslow şehirlerinin sistemlerini ve sürdürülebilirliğini vurgulamada bir araç tasarımının ne kadar esnek ve etkili olabileceği değerlendirilecektir. Makale, tasarım modüllerinin bu şehirlerin benzersiz özelliklerini nasıl destekleyebileceğine ve yerel toplulukların katılımını nasıl teşvik edebileceğine odaklanacak; Ayrıca şehirlerin Yavaş Şehir ilkeleri doğrultusunda tasarımı entegre ederek sürdürülebilir katkı sağlama potansiyeli araştırılacak. Bu arada tasarımın Cittaslow'un netleşmesine katkıları ve bu değerlerin toplumsal hafızada kalıcılığı da detaylı olarak ele alınacak.

ÇAĞDAŞ TÜRK RESMİNİN BÜYÜK KAYIPLARI: ZAFER GENÇAYDIN, HALİL AKDENİZ, MEHMET GÜLERYÜZ ve MUSTAFA AYAZ’IN SANATSAL MİRASI VE ETKİLERİ

Uğur Özen — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

2024 yılı, Çağdaş Türk Resim Sanatı’nın önemli dört isminin kaybedildiği bir yıl olarak tarihe geçmiştir. Zafer Gençaydın, Halil Akdeniz, Mehmet Güleryüz ve Mustafa Ayaz, sadece sanatçı kimlikleriyle değil, aydın kişilikleriyle de ulusal ve uluslararası alanda iz bırakmışlardır. Bu sanatçılar, çağdaş Türk resminin sınırlarını aşan sanatsal tavırlarıyla, kültür üreticisi ve elçileri olarak toplumsal hafızamızda kalıcı izler bırakmıştır. Birçok akademisyen ve sanat eğitmeni yetiştiren bu sanatçılar, Türk resim sanatının zenginliğini tüm dünyaya tanıtmışlardır. Ayrıca, sanatsal mirasları, öğrencilerinin yetiştirdiği yeni sanatçılar ve akademisyenler aracılığıyla Anadolu’nun dört bir yanına yayılmaktadır.

Bu makale, 2024 yılında kaybettiğimiz bu sanatçılarımızın sanat yaşamlarına ve yapıtlarına odaklanarak, her bir sanatçının bir yapıtını ele alıp yorumlayarak, sanatçıların eserleri üzerinden sanatsal tavır ve yaklaşımları hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla beraber bahse konu sanatçıların eserleri ile ortaya koydukları sanatsal yaratımları gelecek nesillere aktarmak diğer bir amaçtır.

GELENEKSEL KEMALİYE EVLERİ SİVİL MİMARİ ÖRNEKLERİNİN (AHP) İLE CEPHE ÖZGÜNLÜĞÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ

serdar keskin, Kemal YILDIRIM — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Yapılan çalışmada, Erzincan iline bağlı bir ilçe olan Kemaliye’de yer alan geleneksel konutların mimari cephe özgünlüğü araştırılmıştır. Tescilli yapılar içerisinden şehrin ana hattında konumlanmış, ziyaretçilerin seyir güzergâhında bulunan ve kentin ileri gelenlerinin yaşadığı yirmi ev üzerinde araştırma yapılmıştır. Bu evlerin özgünlükleri; Kemaliye evleri, Geleneksel Türk evi ve mimaride özgünlük alanında bilimsel çalışmaları olan 10 uzman tarafından değerlendirilmiştir. Çalışmada kullanılan Analitik Hiyerarşi Süreci kapsamında oluşturulan değerlendirme formu; fakültelerin mimarlık ve kültür varlıklarını koruma ve onarım bölümü ile meslek yüksekokullarının mimari restorasyon bölümlerinde çalışan öğretim elemanlarına, restorasyon uygulamaları olan mimarlara, Erzurum kültür varlıklarını koruma bölge müdürlüğü çalışanlarına ve bölgede restorasyon çalışması yapan yerel ustalara doldurtulmuştur. Bu formlardan elde edilen bulgular, bulanık mantık analiz yöntemiyle analiz edilerek evlerin özgünlük değerleri sayısal veriye dönüştürülmüştür. Kullanılan yöntem ile bir kişinin görüşleri yerine, çok sayıda kişinin görüşlerinin bütünleşik analizi yapılmıştır. Çalışma sonucunda, Unesco tarafından geçici miras listesine alınan Kemaliye bölgesindeki geleneksel konutların özgünlüklerinin muhafaza edilmesi ve sonraki nesillere aktarılması amacı adına önemli bulgulara ulaşılmıştır.

GÖRSEL SANATLAR EĞİTİMİNDE YETENEK ve BECERİ KAVRAMI

tuğba uzun gedikli, Abdullah AYAYDIN — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

ÖZET

Sanat, birey gelişiminin ayrılmaz bir parçası halindedir. Sanat eğitiminin gerekliliği geçmişten günümüze dek birçok açıdan ele alınmıştır. Eğitimin her kademesinde öğrenciler sanat aracılığı ile bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerin yanı sıra kendilerini ifade edebilme, yaratıcı düşünme ve bu yaratıcı düşünceleri somut şekilde aktarabilme becerilerini kazanma olanağı bulur. Bu yetkinliklerin öğrencilerde oluşmasında ve ortaya çıkmasında görsel sanatlar dersinin etkisi yadsınamaz derecede önemlidir. Görsel sanatlar eğitimi yetenek ve beceriden ziyade yaratıcı düşünme, problem çözme, duygu ve düşüncelerini ifade edebilme, pratik düşünme ve estetik yönünün geliştirilmesini hedef alır. Yaşıtlarına göre yetenekli olan öğrenciler toplumun gelişmesine katkı sağlayacak niteliktedir. Çoğu durumda keşfedilmeyen ve ihmal edilen yetenekli öğrencileri bir kayıp olarak değerlendirebileceğimiz gibi görsel sanatlar alanında yetenek ve beceri kavramlarını bir anahtar kavram olarak da kabul edebiliriz. Bu çalışmada, görsel sanatlar eğitiminde yetenek ve beceri kavramının güzel sanatlar eğitimi bölümünde öğrenim gören öğrencilerin görüşlerine başvurarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Nitel araştırma yaklaşımında tasarlanarak durum çalışması yapılmıştır. Bu araştırma Trabzon Üniversitesinin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünde öğrenim görmekte olan 9 öğrenci ile gönüllülük esasına bağlı olarak gerçekleştirilecektir. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış mülakat tekniği kullanılmıştır. Elde edilen mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt edilip sonrasında yazılı metne aktarılmıştır. Verilerin analiz edilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmış olup tema ve kategorilere ayrılarak tablolar halinde sunulmuş olup sonuç ve önerilere yer verilmiştir.

Anahtar kelimeler: Sanat, Sanat Eğitimi, Görsel Sanatlar, Yetenek, Beceri

RUS ROMANSLARININ TÜRKİYE’DEKİ ŞAN ÖĞRENCİLERİNİN GELİŞİMİNE ETKİLERİYLE İLGİLİ UZMAN GÖRÜŞLERİ

Furkan Aktakka — Sun, 15 Dec 2024 00:00:00 +0300

Çalışma Rus romanslarının Türkiye'deki şan eğitimindeki yeri ve şan öğrencilerinin teknik ve müzikal gelişimleri üzerindeki etkilerinin analizi üzerine odaklanmaktadır. Zengin ve köklü Rus müzik geçmişi ve Rus edebiyatından beslenen Rus romansları şan öğrencilerinin müzikal ifade, teknik beceri ve kültürel anlayışlarını genişletmekte önemli bir rol oynama potansiyeline sahiptir. Türkiye'deki şan öğrencilerinin bu formda bestelenmiş eserleri yeterince tanınmadığı ve çalışmadığı varsayımından hareketle bu eksikliğin olası nedenleri mercek altına alınmış; şan öğrenci ve eğitmenlerinin Rus romanslarını neden daha fazla tercih etmeleri gerektiği açıklanmaya çalışılmıştır. 2011-2012 yılları arasında yürütülen çalışma kapsamında kartopu örnekleme metoduyla belirlenmiş ve en az 10 yıllık şan eğitimi tecrübesine sahip 10 şan eğitmeniyle yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Belirlenen şan eğitmenlerinin yarısı konservatuvarlarda kadrolu olarak tam zamanlı şan dersleri de vermekte olan öğretim üyeleri arasından seçilmiştir. Diğer şan eğitmenleri ise Devlet Opera ve Balesi bünyesinde kadrolu olarak görev yapan ancak çeşitli konservatuvarlarda misafir öğretim elemanı statüsüyle şan dersleri de veren sanatçılar arasından belirlenmiştir. Yapılan görüşmeler, gözlemler ve kaynak taramasından elde edilen bulgular Rus romanslarının konservatuvarların müfredatlarında yer alması ve şan eğitimi yaklaşımının çeşitlendirilmesinde bu formdaki eserlerden de faydalanılması gerektiği görüşünün baskın olduğunu ortaya koymaktadır. Görüşmecilerin ifadeleri incelendiğinde bu yaklaşımın hem öğrencilerin hem de eğitmenlerin geniş bir müzikal perspektife sahip olmalarını sağlayacağı ve uluslararası sahnelerde rekabet edebilirliklerini artıracağı düşüncesi öne çıkmaktadır.